Akne çağımızın dermatolojik hastalıkları arasında en sık görülenlerden.
Ortaya çıkışında genetik faktörlerin etkisi olduğu gibi, çevresel faktörler dediğimiz, beslenme, stres, hava kirliliği, güneş ışınları, uyku düzeni bozukluğu gibi çok sayıda faktör akne çıkışında rol oynayabilir.
Eskiden "ergenlik aknesi" tabiriyle anılan akne hastalığı, günümüzde 7 den 77 ye :) her yaş grubunu etkileyebilmektedir.
Aknenin oluşumunda hormonal faktörler etkili olabilmekle beraber tüm akne hastalarında hormonal bozukluk olacağı anlamına gelmez.
Akne başlı başına kozmetik bir problem olmasının ötesinde bıraktığı izlerle kişilerin yaşam kalitesini de ciddi anlamda etkilemektedir
İyileşen akneler eritem ( kızarıklık ), hiperpigmentasyon ( leke) yada skar ( cukurluklar) birakabilir.
Her birinin tedavisi birbirinden farklilik gosterir
Örneğin akne sonrası kalan lekelerde dermapen, mezoterapi, prp, altin igne radyofrekans, BB lazer, kimyasal peeling uygulanabilirken, akne skarlarinda en sık tercih ettiğimiz ve iyi sonuçlar aldığımız yöntem altın iğne radyofrekans ve biostimulan hyalüronik asit uygulamalarıdır
Tüm işlemler seanslar halinde yapılır
Tek seansta çözüm ummak , akne patogenezi düşünüldüğünde akla aykırıdır
Hastalara tedavi sürecini detaylı bir şekilde anlatmak ve hekim-hasta işbirliği ile en güzel sonuçların alınacağını vurgulamak tedavinin en önemli bileşenidir.
Sağlıkla kalın:)